Geçmiş asırlarda Beyşehir Gölünün de içinde olduğu bölge Pisidya adıyla anılırdı. Pisidya’da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı. Ramsay’a göre Karallia Bizanslılar zamanında Skleros adını almıştır daha sonra harap olan Karallia, Viranşehir adını almıştır. On üçüncü yüzyılın ilk yarısında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad devrinde, muhtemelen 1240’tan biraz önce çoğunluğunu Üçoklar’ın oluşturduğu Türkmenler tarafından yeniden kurulmuştur. Eşrefoğulları’nın hakim olduğu dönemden itibaren Viranşehir’in adı Süleymanşehir olmuştur. Beyliğin merkezi olmasından dolayı geçen zamanla beraber beyin şehri olarak anılır. Bundan dolayıda Beyşehir adını alır. Muhtemelen Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Anadolu’ya hakim olan Müslüman Türk varlığı köken itibarıyla Türkiye Selçuklularına dayanır.
Beyşehir ve çevresi de 1075’ten sonra Türkiye Selçuklularının hakimiyet alanına dahil olmuştur. 13. yüzyılda ise hakimiyet kesinleşme aşamasına gelmiştir. İlçe, Batı Toroslar arasında yer alan, çukur alandadır. Bu çukurun büyük kesimini Beyşehir Gölü kaplar. Çukurluk gölün güneydoğusunda, Beyşehir ovası devam eder. Toroslar, batıdan ve güneybatıdan yüksek sarp dikliklerle ovaya inerler. Beyşehir’deki düzlük alanlar bozkırlar halinde uzanır. Çevredeki dağlar ise, ormanlarla kaplıdır. Topraklar verimlidir.
Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdenize olan uzaklığı 65 km civarındadır. Bir set misali araya giren Toroslar, yöreyi Akdeniz’den ayırmıştır. Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusundan Derbent, kuzeybatısından Şarkikaraağaç ve Eğirdir, batısında Yenişarbademli, güneybatısından Sütçüler, güneyindenDerebucak ve güneydoğusundan Seydişehir ile çevrilidir.
Ormanlarından gelen Kızıloğlu deresi, Huğlu tarafından gelen Hanboğazı deresi, Karaburun mevkiinden göle karışan Soğukpınar, Elze deresi, Üstünler Çayı, Kavak çayı, Yeşildağ civarından gelen Kuru Dere, Doğanbey civarından gelen Sarıöz Deresi ve Sadıkhacı’dan çıkan Eflatunpınar Çayı gibi küçük bazı akarsuları vardır.
Yöredeki en önemli akarsu, Konya ovası sulama projesi’nin ana kaynağı niteliğindeki Çarşamba Çayı’dır. Akarsuyun Apa Barajı’na kadar olan kısmı Beyşehir Kanalı olarak bilinmektedir. Bozkır’ın Pınarcık Köyü yakınlarındaki Mavi Boğaz’ında kanala karışan bir bir çay dikkat çeker. Bozkır’ın güneyindeki dağlardan çıkan ve merkezinden de geçen bu çayın Beyşehir Kanalı’na adını verdiği düşünülebilir.
Beyşehir Gölü sularını Konya Ovası’na Sulama Projesi çerçevesinde ovaya taşıyan kanalın uzunluğu 210 km civarındadır. Kurulurken 530.000 dekar alanı sulaması düşünülen kanal sayesinde, daha sonra 1.300.000 dekar alanı sulamak mümkün olmuştur. Ortalama su hacmi 2.790.000.000 m3 olan Beyşehir Gölünden kanal vasıtasıyla yılda 150 milyon m3 civarında su alınırken zaman içinde bu miktar arttırılmıştır.
Anamaslar üzerinde yer alan Karagöl bir krater gölü niteliği taşır. Yükseltisi 2500 m olup, 15 dekarlık alanı kaplar.
|