ResimLink - Resim Yükle
Arşiv

“100.yılında Tarihi Taşköprü” konferansı

BEYŞEHİR-Beyşehir İlçesi’nde 100.yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen çeşitli aktivitelerle bir asırlık yaşı kutlanan ilçenin sembolü olan tarihi Taşköprü, gerçekleştirilen bir konferansta masaya yatırıldı. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim..

“100.yılında Tarihi Taşköprü” konferansı

BEYŞEHİR-Beyşehir İlçesi’nde 100.yıl etkinlikleri kapsamında düzenlenen çeşitli aktivitelerle bir asırlık yaşı kutlanan ilçenin sembolü olan tarihi Taşköprü, gerçekleştirilen bir konferansta masaya yatırıldı.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Hüseyin Muşmal, Osmanlı’nın bereket gerdanlığı olarak nitelendirilen tarihi köprü ile birlikte hayata geçirilen Konya Ovası Projesi’nin (KOP) Osmanlı Devleti’nin en büyük ve ilk sulama projesi olduğunu söyledi.

Doç.Dr.Muşmal, Öğretmenevi’nde düzenlenen “100.yılında tarihi Taşköprü” isimli konferansta yaptığı konuşmada, tarihi köprü ile birlikte hayata geçirilen Konya Ovası Projesi ve tarihçesinden de söz etti.

Tarihi Taşköprü denildiğinde akıllara hemen  Konya Sulama Projesi’nin gelmesi gerektiğini ve bu köprünün ortaya çıkmasının hikayesinin de bununla başladığını anlatan Doç.Dr.Muşmal, projeyle ilgili yürüttüğü doktora tezi, belge ve çalışmalardan da söz etti.

TAŞKÖPRÜNÜN DE BİR HİKAYESİ VAR…

Yeryüzünde mevcut olan tüm yapıların bir hikayesi olduğunu, tarihi Taşköprü’nün de bir hikayesi olduğunu konuşmasında vurgulayan Muşmal, aslında bu hikayeyi pazarlamanın da çok önemli bir konu olduğunu dile getirdi, “Aslında bizim pazarlamamız gereken en önemli şey; bu hikaye… Yani kültür turizmi ile meşgul olan ya da kültür turizmine gönül vermiş insanların satın aldıkları tek şey; hikayedir. Hikayesi olmayan şehirler ziyaret edilmiyor maalesef. Hikayesi olan şehirler ziyaret ediliyor ve Beyşehir’in de aslında epey bir hikayesi var. Bunların bir kısmı esrarlı hikayeler, bu hikayeler bu şehirde iyi işletilebilirse Beyşehir’in turist çekmemesi için bir neden ortada yok. Yani ciddi manada Avrupalı turistler, hikayeleri satın alırlar ve hikayelerin peşinden yolculuk yaparlar. Elbette Osmanlı hünkarlarının da rüyaları ve hayalleri vardı. Fakat onları harekete geçirenler kimlerdi, Osmanlı sultanları buraya geldi mi, hayır. Ama, burayla ilgili hayalleri olan, düşünceleri olan insanlar Osmanlı sultanını harekete geçirdiler ve böyle bir köprü ortaya çıktı. Biz köprüyü sadece sembol olarak kullanıyoruz. Beyşehir’in en önemli sembolüdür. Eski kartpostallara bakarsak şimdi kayboldular ama hepsinde Beyşehir köprü ve regülatörünün görüntülerini görürsünüz.”diye konuştu.

TAŞKÖPRÜ,REGÜLATÖR OLARAK DA ANADOLU’DAKİ EN GÜZEL ÖRNEKLERDEN…

Tarihi Taşköprü’nün, Beyşehir’de tarihi Eşrefoğlu Camisi’nin gölgesinde kalsa da sonuçta misyonları itibariyle biraz farklı olduğunu, burasının bir su medeniyeti olduğunu vurgulayan Muşmal, bölgenin en önemli özelliğinin bir su medeniyeti olması olduğunu vurgulayarak, “Tarih açısından çok kıymetli hazinelerimizi bağrımızda taşıyoruz. Çok avantajlı, çok şanslıyız. Regülatör anlamında da Anadolu’daki en güzel örneklerden bir tanesi, bir sanat tarihçi değilim ama sanat tarihçilerinin çalışmalarından hareketle son dönem Osmanlı yapıları içerisinde bunu görmek mümkün.”dedi.

GÖLDEKİ TAŞKINLARLA DOĞAN BÜYÜK PROJE…

Konuşmasında, Konya Ovası Sulama Projesi’nin Beyşehir Gölü’nde yaşanan çok büyük taşkın hadiselerinden doğduğunu anlatan Muşmal, 1905-1910 yılları arasında Beyşehir nüfusunun üçte birinin taşkınlar ve beraberinde gelen sıtma hastalığı kaynaklı olarak yok olduğunu aktardı. Beyşehir Gölü’nün su rejiminin kontrol altına alınması fikriyle beraber doğan projenin çok ciddi bir maliyeti olmasına rağmen hayata geçirilmesi için o tarihlerde kolların sıvandığını ve Taşköprü’nün de 1908 yılından itibaren yapımına başlandığını anlatan Muşmal, inşaat esnasında yaşanan büyük taşkınlar nedeniyle de yapımının zor da olsa 6 yıl gibi bir sürede tamamlanarak 1914 yılında hizmet vermeye ve Konya Ovası’na Beyşehir çayından ilk kez kontrollü olarak su aktarılmaya başlandığını anlattı.

Taşköprü yapılmadan önce bulunduğu yerde 8-10 gözlü bir köprü olduğunu hatırlatan Muşmal, ancak harap durumda olduğunu vurgulayarak, Konya Valisi olarak da görev yapan Avlonyalı Ferit Paşa’nın sadrazam olduktan sonraki gayretiyle Konya Ovası Sulama Projesi’ni hayata geçirilecek sözleşmeye imza atıldığını vurgulayarak,şöyle devam etti:

 “Literatürde bu köprüye Alman köprüsü deniyor. Ama, Alman köprüsü tabiri benim çok doğru bulduğum bir tabir değil, aslında bunu söylemek gerekiyor. Yani, niye Alman köprüsü diyoruz, soru işareti… Demek zorunda mıyız, bunun devamında bu bir Osmanlı eseri, bu çok net. Osmanlı döneminde projelendirilmiş işte. Kanuni Sultan Süleyman’a kadar götürülen büyük bir hikayesi olan bir proje. Bereket gerdanlığı diyoruz buraya. Çünkü, Osmanlı devletinin en büyük ve ilk sulama projesidir ve dünya üzerinde o tarihte yapılmış dördüncü büyük sulama projelerinden birisidir. Çok büyük bir arazi sulanır bu projeyle. Bugün Konya Ovası’nın pancarları, verimi yani Çumra’daki insanların ürettikleri ürünlerin kaynağı burasıdır. Buradan köprünün altından akan sular bugün Konya Ovası’na hayat veriyor. 1950’li yıllara kadar buradan çok kervan geçti, çok sular aktı. Ve bereket akıttı bu topraklar. Anadolu’ya ve Konya ovasına bereket verdi.”

KONYA OVASI TAHIL AMBARI DEĞİLDİ…

Doç.Dr.Muşmal, tarihi Taşköprü yapılmadan ve KOP hayata geçirilmeden önce Konya Ovası’nın bir tahıl ambarı olmadığını da vurgularken,şunları kaydetti:

 “O tarihlerde İstanbul’u besleme işlevi Mısır’a, Kırım’a ve Balkanlar’a aitti ve Konya Ovası’nın tahıl ambarı olmasının yegane sebebi Beyşehir Gölü’dür. 1896 yılında Konya’da, ilk tren istasyona gelir ve bir açılış töreni yapılır. 1914’te ise Konya Ovası’nın suyu kontrollü bir şekilde akıtılır ve artık Konya ovası ve şehri bir tahıl ambarıdır. O zamana kadar insanların tamamı geçimlik düzeyde üretim yapar, zaten bunu taşımaları da mümkün değildir, satmaları çok zordur. Ve zaten kullanabilecekleri arazinin çoğu çoraktır, çamur, bataklıktır. İşte Beyşehir Gölü, bugün Konya’yı ve ovasını kurtaran projenin sahibi Beyşehir Gölü ve Beyşehir Taşköprüsü Konya Ovası’nın bereket gerdanlığıdır. Bu nedenle biz bu iki yakamızı bir araya getiren, Konya’nın da iki yakasını bir araya getiren ve Sultan Abdülhamit’in hatırasını taşıyan orjinal belgelerini görerek duygulanmış birisi olarak söylüyorum. Belki Abdülhamit bu proje gerçekleşmeden önce tahttan indirildi, meşrutiyet ilan edildi ama projenin açılışını da hayal etmiş bir sultan olarak Konya ovasına bereket vereceğini bilseydi herhalde gözleri yaşarırdı. Beyşehir’in aynı zamanda regülatör olan Taşköprüsü 1980 yılında kültür ve tabiat varlıkları koruma kurulu tarafından tescillenmiş bir yapıdır. Beyşehir’in en güzel sulama yapısı ve Anadolu’nun en güzel regülatörlerinden birisi olarak tarihteki yerini almıştır.”

Konferansa Beyşehir Kaymakamı Muzaffer Başıbüyük, Garnizon ve İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Mustafa Özdemir, Beyşehir Belediye Başkanı Murat Özaltun, Derebucak Belediye Başkanı Ahmet Kısa,İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Demirgül,AK Parti İlçe Başkanı Nafiz Huğlu,belediye başkan yardımcıları, daire amirleri, akademisyenler ve vatandaşlar katıldı.  (Özel Haber: Ali Rıza Önses)

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL