BEYŞEHİR-Beyşehir Gölü’nde balık nesli azalsa da özellikle göle kıyısı olan köylerde avcılar, aynı yastığa baş koyduğu eşleriyle birlikte uzun yıllardır birlikte mesai yapıyor. Gölde sayıları bir zamanlar 2 binlerle..
BEYŞEHİR-Beyşehir Gölü’nde balık nesli azalsa da özellikle göle kıyısı olan köylerde avcılar, aynı yastığa baş koyduğu eşleriyle birlikte uzun yıllardır birlikte mesai yapıyor.
Gölde sayıları bir zamanlar 2 binlerle ifade edilen açıklara çıkan tekne sayısı parmakla gösterilecek noktaya geldi. Bu işi balık neslinin tükenmesine ve ilerleyen yaşlarına rağmen kar-koca olarak birlikte yürüten avcılar, tekneyle göle birlikte açılıyor, birlikte ‘rastgele’ diyerek ağ atıyor.
Beyşehir ilçe merkezinde yaşayan Mustafa-Şerife Şimşek çifti de evlendiği günlerden bu yana yaklaşık 18 yıldır bu işi birlikte yürüten avcılardan olduğunu belirtiyor.
Şerife-Mustafa Şimşek’i diğer avcılardan ayıran bir özellik ise, tekneyle göle açılırken yanlarına aldıkları Bethoven adlı süs köpekleri. Onlar karı-koca avlanırken aynı zamanda motosiklet tutkunu da olan Beethoven, göl sularında tekne üzerindeki keyfiyle görenlerin ilgisini çekiyor.
52 yaşındaki Şerife Şimşek, 1994 yılından beri eşiyle birlikte balığa çıktığını vurgularken, “Bekarken çıkmazdık, balık tutmasını bilmezdik bile, denizden de korkardık.”derken, şunları anlatıyor:
“18 sene oldu. Herkes yapamaz ki bunu, zor bir meslek. Ama bizim köyde herkes kendi eşiyle gider. Kadınlara tavsiyem, başka bir iş yapsınlar, balıkçılığı tavsiye etmem doğrusu. Ben şimdi av dönüşü başka bir yere giderek çalışıyorum,simitçide çalışıyorum. Zor oluyor, akşam nasıl yattığımı bilmiyorum yorgunluktan. Ama ne yapacaksın, geçim dünyası. Sabah ezanından sonra günün ilk ışıklarıyla birlikte göle açılıyoruz, yaklaşık 3 saat sürüyor avlanma. Akşamları da göle ağları atıyoruz bu da 1,5 saat sürüyor. Normal havalarda iyi ama göl dalgalı oldu mu işimiz zorlaşıyor. İlk senelerimde balık bol çıkıyordu. Kayığın her tarafı balık olurdu. Şimdi bir kasayı zor dolduruyoruz, dolmuyor da. Balığı ağda gördüğümüz zaman duyduğumuz haz ise bir başka.Ben onlara türkü şarkı söyleyerek çağırıyorum. Balığın geldiği an ise çok güzel olur, bayram ediyoruz. Balıkçının bayramı işte bu zaman oluyor. Bizimle beraber ava çıkan köpeğimiz Bethoveen ise tekneye binmek istemiyor. Sudan korkuyor, balığın ise pişmişini yiyor.”
EKMEK TEKNELERİ VE BEETHOVEN…
Balıkçı 60 yaşındaki Mustafa Şimşek ise, eşiyle birlikte evlendiklerinden itibaren birlikte balıkçılık yaptıklarını belirterek, “Eşimle birlikte balığa günlük gider geliriz. 1996 yılından beri ise bu kayık bende. İmalatını da kendim yaptım. İyi kötü ekmek teknemiz oldu.”diye konuştu.
Haftanın 7 günü de eşiyle birlikte avlanmaya çıktıklarını anlatan Şimşek, bu 7 günün kendilerine yetmediğini ifade ederek, “Hafta 9 gün olsa 9 gün de çıkarız balığa.Çünkü paraya çok ihtiyacımız var. Ben emekliyim. 1998 yılının ilk aylarından beri. Söylemesi ayıp 860 lira emekli maaşı alıyorum ama ev kirası, elektrik, su parası, telefon derken yetmiyor.Kim yetirebiliyor ki.”şeklinde konuştu.
Balıkçılığın 1994’lü yıllarda altın dönemini yaşadığını ve günümüzle kıyaslanamayacağını da vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:
“O yıllar öyle güzeldi ki… Yani bereketli yıllardı. Biz çıktığımızda o zamanlar 100 kilo balık çektiğimiz olmuştur. Buralar balıklarla kaynardı.Zevkle balığa çıkardık. Bu göl bacasız fabrikaydı, maalesef bacasını yıktılar. Sonra ise özellikle levrek balığında bindiğimiz dalı kestik. Ben bilinçli bir avcıyım, yasaklara uyarım, ağa ufak balık geldi mi atarım, ama bunu yapmayan birçok arkadaşımız var. Biz eski dönemlerde şimdi tutulan balıkların yüzüne bile bakmazdık. Emekli maaşım bin 500 lira olsun, gelmem bu balığa, ama evimi geçindirmek zorundayım.Balıkçılığa ise ömrüm varsa, gücüm kuvvetim yerinde olursa devam edeceğim. Geçen yıl yaptırdım bu ağları. 3 bin lira verdim, borçla aldım. Bu işi düşünenlere ‘başlamasınlar, pişman olurlar’ diyorum. Millet yavaş yavaş bırakıyor. En büyük sıkıntımız; ‘ot yiyecek’ diye getirilip göle atılan İsrail sazanı. Bu balık ağlarımızı mahvediyor. Meslektaşlarımdan ise bu işi bilinçli yapmalarını istiyorum. Beyşehir Gölü’nde şu an bu işi tek kişi yapan çok arkadaşımız var. Ama onun da çok zorluğu oluyor. Bizim gibi karı koca bu işi yapanlar da var. Ama fırtınalı havalarda tek kişi kalmak zor, eskiden avlanırken sağımıza solumuza baktığımızda etrafımızda 8-10 kişi olurdu, şimdi ise kimse yok. Balığın olmayışı sıkıntı, bilinçsiz avcılık da, arkadaşlarıma sesleniyorum; yasak dönemde balık tutmayalım.”
BEETHOVEN MOTOSİKLET TUTKUNU…
Mustafa Şimşek, eşiyle birlikte göle açılırken son zamanlarda yanlarından eksik etmedikleri köpekleri Beethoven’in aslında motosikletle gezmeyi sevdiğini hatırlatarak, “Benim 3 senelik balık arkadaşım, motosiklet arkadaşım, motosikletle gezmeyi çok seviyor. Gezdirmediğimde ağlıyor, susuyor, yemek yemiyor. Resmen gözlerinden yaş boşalıyor. En iyi arkadaşımdan daha iyi, çünkü dedikodu yapmasını bilmiyor, benimle devamlı gelip gider. Tekneye binmek istemiyor, çünkü göl üzerinde suya atıyorum, yüzdürüyorum. Sudan korkuyor ama atınca da çok güzel yüzüyor.”diye konuştu.
KARADİKEN KÖYÜ’NDE KARI-KOCA BALIKÇILAR…
Beyşehir Gölü’nün kıyı yerleşim birimlerinden Karadiken Köyü’nde çiftçilik yapan İbrahim Yaldız ise, eşiyle birlikte 20 senedir avlanmaya çıktıklarını söylerdi. Esas mesleğinin konfeksiyon olduğunu ancak İzmir’den döndükten sonra tekrar balıkçılığa başladığını anlatan Yaldız, “Ne diyelim hayat bu. Çiftçilik de, balıkçılık da yapıyoruz.”diye konuştu.
Balıkçı eşi Canses Yaldız ise, 20 yıldır balıkçılık yaptığını, bu işte zor zamanlar olsa da çok zevkli zamanlar da yaşadığını anlattı. Canses, “Vazgeçemiyoruz, ama bayanlara tavsiye etmem. Onlar yapmasınlar. Başka işimiz olmadığı için yapıyorum. İlk gün balığa çıktığım günü dün gibi hatırlıyorum. Hem gittim, hem ağladım, korktum gölde, heyecanlandım. Şimdi ise göle çıkıyor, ağ atıp çekiyorum. Balık durumu çok güzel, olduğu olmadığı zaman da oluyor ama buna da şükür” diye konuştu.
Aynı köyde yaşayan ve eşi Zeki Şimşek ile birlikte avlanmaya çıkan 52 yaşındaki Emine Şimşek de, 3 oğlu ve 5 torunu olduğunu belirterek, “Ben Bağkurdan emekli bir balıkçıyım, 15-20 senedir bu işi yapıyoruz ve seve seve yapıyoruz. Herkes beceremez bu işi, kolay değil. Dalga çıktı mı zorlanıyoruz. Bu sene sular yükseldi, su derinleşti, balık da çoğaldı, iyi oldu.”derken, köyde eşiyle birlikte bu işi yapan birkaç aile olduğunu, ama şimdilerde bayanlara tavsiye etmediğini söyledi, “Eskiden köyümüzde 20 kayık vardı bu işi yapan şimdi 6-7 kayığa düştü.”diye konuştu.
Balıkçı Zeki Şimşek ise, eşine ‘gelme’ demesine rağmen kendisini avda yalnız bırakmadığını belirterek, “Ben de geleceğim diyor, geliyor. Beni teknede tek kişi bırakmıyor.”şeklinde konuştu. (Ali Rıza Önses)
$("#lock img").attr("width","100%"); $("#lock img").attr("style","");
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)