BEYŞEHİR – Dört eski bakanın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığı yönünde oy kullanan TBMM Soruşturma Komisyonu üyesi AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Akış, kararının gerekçelerini anlattı. 17-25 Aralık soruşturmasının somut bir..
BEYŞEHİR – Dört eski bakanın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığı yönünde oy kullanan TBMM Soruşturma Komisyonu üyesi AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Akış, kararının gerekçelerini anlattı. 17-25 Aralık soruşturmasının somut bir olaya dayanmadan, isimsiz ihbarlarla başlatıldığını hatırlatan Akış, hukuksuzluğun hakimler eliyle himaye edildiğini ifade etti.
Akış, şunları söyledi: Soruşturulacak kişiler belirlenirken, şüphelilerle konuşanlar da dinlendi.
Sadece 32 şüpheli bulunmasına rağmen, 100’den fazla kişiye ait 300’den fazla numara hakkında dinleme kararı alındı. Dolayısıyla ceza yargılamasına ters düşülerek elde edilen delillerin soruşturma komisyonunca değerlendirmemesi gerekiyor.
Karşımızda bir polisiye operasyon yok. Bu yapı, suçluyu yakalamak yerine, suçu kendi müdahalesinde kullanabileceği bir kıvama gelinceye kadar araçsallaştırıyor. ‘Başka bir savaş için’ hem de vekaleten yürüttükleri bir kavga için yıllarca mühimmat biriktirmişler. 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarının siyasete karşı kullanılan silahta susturucu vazifesinden başka bir anlamı yok. 17-25 Aralık yargının omuzundan meşru siyasete ateş etmektir. Hukuki değil, siyasi sonuç alma gayretidir. Millet iradesini hedef alanların yaptıklarını ve birçok hukuka aykırılığı meşrulaştırmayı, himaye etmeyi doğru bulmadığım için “Red’ oyu verdim.
17-25 Aralık operasyonundaki iddialarla ilgili savcılık takipsizlik kararı verdi. Karara konu olan iddialarla Meclis Soruşturma komisyonunun incelediği hususlar aynı. Bu nedenle, kesinleşen bu kararların komisyonumuza da hukuken etkisi olduğunu düşünerek karar verdim. Belki usul açısından bu kararlar bağlayıcı olarak adlandırılmayabilir, ancak kararların içeriğindeki maddi hukuka ilişkin tespitler dikkatle irdelenmelidir.
17-25 Aralık’ta netice almaya çalışmış örgüt karşısında, siyaset kurumunun salt hukuki bir netice almaya çabalaması basiretsizlik ve saflık olurdu. Türk siyasi hayatındaki Yüce Divan örnekleri incelendiğinde, karşımıza hukuki sonuçların çıkmadığını görüyoruz. Yüce Divan hukukun, hakkaniyetin, nesafetin tecelli ettiği bir kurum hiçbir zaman olmamıştır. Karşımızda hukukçuluktan çok, siyasetçiliğe daha yatkın, zaman zaman siyaset kurumuna parmak sallayan ve had bildirmeye çalışan bir kurum bulunmaktadır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok’un mütalaasında 216.5 yıl hapis istediği bir sanığı oybirliği ile beraat ettiren bir yapıdan hukuki kararlar çıkacağını düşünmek gerçekten mümkün görünmüyor.
$("#lock img").attr("width","100%"); $("#lock img").attr("style","");
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)